ERZURUM HABERLERİ -SON DAKİKA ,GÜNCEL,SPOR,SİYASET SADECE ERZURUM ERZURUM' UN DÜNYADAKİ SESİ www.erzurumhaberleri.tr.gg
ERZURUM TARIHI
E R Z U R U M T A R İ H İGEZİLECEK YERLER Doğu Anadolu'nun en büyük vilayeti olan Erzurum tarihin ilk dönemlerinden beri bir yerleşme bölgesi olduğu anlaşılmaktadır. Bu bölge tarih boyunca Urartular, Kimerler, İskitler, Medler, Persler, Partlar, Romalılar, Bizanslılar, Sasaniler, Araplar, Selçuklular, Moğollar, İlhanlılar ve Safaviler gibi çok çeşitli kavim ve milletler tarafından zapt ve idare edilmiştir. 1514 yılında şehir ve çevresini fetheden Osmanlılar Türkiye Cumhuriyetinin kurulduğu 1923 yılına kadar hüküm sürmüşlerdir. Erzurum ve çevresine hakim olan büyük tarihi şahsiyetler arasında Büyük İskender'i ve Timur'u sayabiliriz. Bölgenin savunmasında şehrin fonksiyonu coğrafi konumu ile yakından ilgilidir. Zira şehir, doğudan gelecek saldırılara karşı kolayca savunulacak bir yerde kurulmuştur. 20. yüzyıl başlarında Batı'nın süper güçlerine karşı girişilen mukavemet hareketi Atatürk'ün liderliğinde Erzurum'da başlamıştır. Atatürk milli birlik ve bağımsızlık hareketinin temelinin atıldığı kongreyi 23 temmuz 1919'da burada toplamıştır. Şehirde yukarıda bahsedilen kavim ve milletlere ait birçok tarihi eser bulunmaktadır. Bunların bir çoğu bozulmadan günümüze kadar gelmiştir. Şehrimize doğal güzellik katan bu eserler yanı sıra keşfedilmeyi bekleyen doğal güzellikler de mevcuttur. ÜÇ KÜMBETLER Üç kümbetlerden sekiz köşeli plan üzerine oturtulmuş olanın Saltuklu devletinin kurucusu Emir Saltuk'a ait olduğu sanılmaktadır. Tamamiyle kesme taştan yapılmış olan kümbetlerin diğer ikisinde kimlerin yattığı bilinmemektedir. Genel olarak 13. yüzyıl sonu veya 14.yüzyıl başına ait oldukları kabul edilmektedir.Türklere ait diğer kümbetler arasında değişik planları,yapımında kullanılan malzeme ve süslemeleri yönünde ayrı bir yer işgal ederler. YAKUTİYE MEDRESESİ Hoca Cemaleddin Yakut tarafından M.S. 1310 yılında inşa ettirilmiştir. O dönemde yaptırılan 150 kadar medrese arasında mukarnas örtüsü ile ayrı bir yer işgal eder. İlhanlı döneminden günümüze kalan nadir eserlerden biridir. ÇİFTE MİNARELİ MEDRESE Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubad'ın kızı Hüdavend Hatun tarafından 1253'de yaptırılmıştır. Çifte Minareli medresenin iki katlı ve acık avlulu olanlarının en büyüğüdür. Çini ve rölyef süslemeleri ne yazık ki yarım kalmıştır. Taç kapısı kabartma süslemeleriyle Selçuklu tarzının en güzel örneklerinden biridir. Bugünkü durumuna 13. yüzyıl sonlarında getirildiği anlaşılmaktadır. LALA MUSTAFA PAŞA CAMİİ Merkez bir kubbe ile örtülü klasik Osmanlı camilerinin tipik bir örneğidir. Kıbrıs Fatihi olan ve Erzurum beylerbeyliği yapmış olan Lala Mustafa Paşa tarafından yaptırılmıştır. Kesinlikle bilinmemekle birlikte mimari özellikleri bakımından Mimar Sinan'ın eseri olduğu söylenir. İÇ KALE VE SAAT KULESİ Yaklaşık 2000 m. yükseklikteki bir tepe üzerinde inşa edilmiş olan İç kale 5. yüzyılda Roma İmparatoru Teodosyus tarafından yaptırılmıştır. Son zamanlara kadar Türkler tarafından kışla olarak kullanılmıştır. Kale mescidi ve Saat kulesi Türk mimari döneminin ilk örnekleri olmaları bakımından önem taşırlar. Tepsi minare olarak da adlandırılan kule orta çağlarda gözetleme kulesi olarak kullanılmıştır. Osmanlı mimarisinin Barok çağında saat kulesine çevrilmiştir. Kale mescidi ise 1132-1134 yılları arasında hüküm süren Abdul Muzafferuddin Gazi tarafından yaptırılmıştır. Tek büyük bir kubbe ile örtülen mescid geleneksel Türk mimarisinin özelliklerini taşır. TORTUM ÇAĞLAYANI Tortum Gölü'nün son kısmında Tortum Çayı'nın 48 m yüksekten düşmesiyle meydana gelen çağlayan vadideki bir dağın heyelan sonucu çayın önünün kapatmasıyla oluşmuştur. Erzurum'a 120 km. mesafededir. Baharda suyun bol olduğu mevsimde tabii manzarası ve heybetiyle seyrine doyum olmaz bir görünüm arz eder. Şelale ve göl çevresi milli park haline getirilmiştir. Erzurum'un Uydu Görüntüsü COĞRAFİ KONUM VE İKLİMİ Anadolu'da deniz seviyesinden 1959 m. Yükseklikteki tek büyük yerleşme merkezi olan Erzurum yüksek bir yaylanın güneybatı bölümünde yer alır. Yerleşme alanı yer yer 2000 m. kadar yükselen bir ova üzerinde yer alır. Bölge kuzeyde Dumlu, güneyde Palandöken dağları ile çevrilmiştir. Buradan geçen İpek yolu ve verimli ovaları bölgenin tarih boyunca yerleşme alanı olarak seçilmesinde önemli rol oynamıştır. Bu arada şiddetli depremlere maruz kalan şehir ve çevresi önemli ölçüde zarar görmüştür. Türkiye'nin en şiddetli iklimi bu bölgede hüküm sürer. Baharları yağışlı yazları sıcak ve kurak geçer, kışları soğuk ve karlıdır. Yıllık ortalama sıcaklık 6 derece en soğuk ay ortalaması -8,3 derece'dir. En sıcak ay ortalaması 20.2 derece'dir. Yılın yaklaşık 220 günü boyuncu ortalama sıcaklık 8 derece'nin altında seyreder. Yıllık yağış ortalaması 460.5 m 2 olarak kaydedilmiş olup yağışlar düzensizdir. Nisbi nem % 60.3 dür. İlin toplam nüfusu 1990 sayımına göre 848.201.dir. Şehir ve banliyölerinde oturan nüfus 270.000 civarındadır. Arazinin % 20 si tarıma elverişlidir. Halkın başlıca kaynağı hayvancılıktır. Erzurum'un jeolojik yapısından dolayı birçok kaplıca mevcuttur. En önemlileri Ilıca (15 km) Hasankale (38 km) ve Soğukçermik (60 km) kaplıcalarıdır. Bu kaplıcalar romatizma, siyatik ve çeşitli kadın hastalıkları tedavisi için tavsiye edilmektedir. Bu kaplıca merkezlerinde konaklamak için oteller vardır. PALANDÖKEN DAĞLARI Erzurum'un güneyini bir yay gibi saran Palandöken dağları uzun ve düzgün pistleriyle son zamanlarda dikkatleri üzerine toplamaktadır. Yaklaşık 2200-3100 m. kurulu, tesisleri ve Türkiye'nin en uzun pistleri ile yıldızı her geçen gün biraz daha parlayan Palandöken dünyanın sayılı kayak merkezlerinden biridir. ERZURUM'DAN HEDİYELİK EŞYALAR Erzurum kuyumcu mağazaları ve işçiliği ile çok meşhurdur. Yarı değerli taş olan Oltu taşı (kehribar) Erzurum'a özgüdür. Altın ve gümüşle birlikte oltu taşından hanımlar için bilezik, gerdanlık, broş, küpe, saç tokası ve tarağı yapılırken erkekler için yaygın olarak tesbih yapılmaktadır.Bu ürünlerin satıldığı yer ise Rüstem Paşa Bedesteni'dir. Taşhan olarak'ta anılan bu tarihi eser Kanuni Sultan Süleyman'ın Sadrazamı Rüstempaşa tarafından yaptırılmıştır. Osmanlı mimarisinin özelliklerini taşıyan iki katlı bina halen çarşı olarak kullanılmaktadır. Erzurum'da kadınlar tarafından dokunan ve tabi boyalarla renklendirilen kilim, görenlerin yoğun ilgisini çekmektedir. Koyun yününden dokunan ve kadınlar için örtü olarak kullanılan Ehram yerli ve yabancı kadınlar tarafından zevkle kullanılmaktadır. Keçi kılından yapılan tiftik çorap, başlık ve benzeri giyim eşyaları da bölgenin ilgi uyandıran diğer aksesuarlarıdır. ERZURUM MUTFAĞI Anadolu'nun her bölgesinin kendisine has yöresel mutfağı vardır. Keza Erzurum'da zengin bir mutfak kültürüne sahiptir. Bunlardan lor dolması, kadayıf dolması, özel yapılmış su böreği, ayran aşı ve cağ kebabı bu mutfağın baş yemekleridir. Erzurum'a yolu düşenlere bu yemekleri özelliklede meşhur Tortum Cağ Kebabını tatmalarını tavsiye ederiz . CİRİT OYUNU Türk tarihinin eski çağlarının havasını yansıtan geleneksel bir eğlence ve spor denebilecek olan cirit oyunu iki takım arasında at sırtında oynanır. Oyuncular ellerindeki ağaçtan yapılmış ciritlere rakip oyunculara vurup puan toplarlar. Halen köy düğünlerinde gençler tarafından eğlence mahiyetinde oynandığı gibi özellikle bahar aylarında şehir ve kasabalarda seyirci huzurunda yarışma biçiminde oyunlar düzenlenir. Atı yönetmek ve ciridi kullanmak bakımından özel bir maharet isteyen zevkli bir spordur. ERZURUM HALK OYUNLARI Erzurum'da oynanan halk danslarına Bar denir. Barın tarihçesi çok eskilere Orta Asya'da Altay kavimlerine kadar uzanır. Erzurum halk oyunları erkek ve kadınlarca ayrı ayrı oynanır. Erzurum halk oyunları ve türküleri derneği bar ekibi çeşitli uluslararası halk dansları festivallerinde birincilik ödülleri almıştır. Bar oyunu mertlik ve yiğitlik sembolüdür. Erzurum ayrıca zengin bir halk türküleri kaynağına sahiptir.
Bugün 8 ziyaretçi (8 klik) kişi burdaydı!